Fazla değerden mi, istekten mi, kıskançlıktan mı, çaresizlikten mi bilinmez ama bu hep böyle. Sevgili olsun, arkadaş olsun fark etmiyor. Hepimiz gidiyoruz bir yerlere. O an "gerekli" olduğu için varız, sonra başkalarının gerekleri oluyoruz. Başkalarının ihtiyaçları, başkalarının bir şeyleri işte...
Ben hep farklı olsun istedim. Herkesin inandığının dışında bir şeylere inanmak istedim. Birinin hayatında kalıcı olabilirdim, o istedikçe. O birileri beni sahiplendikçe ben onlara daha fazlasını vermek istedim hep. Yeni insanlar yeni hayatlar tanıdıkça anlıyorsunuz bazı şeylerin değerini. Ben de hep beklerdim kim benim değerimi anlar bir gün diye. Boşverin o gün gelene kadar, ben yine birilerinin gerekliliği olmaya devam ederim. Boşverin, siz sevmeyin beni. Ben sizin yerinize de severim hem kendimi, hem sizleri...
Bunlar güçlendirirdi beni eskiden ama artık bir şey hissetmiyorum, hissedemiyorum. Sadece elimde var olanların, hep var olmasını diliyorum umutsuzca.
Yeniler, eskilerin aynası olsun.
Hayatın herkesi sürüklediği belli yerler var, o an nerede olmamız gerkirse oraya sürüklüyo, istiyormuyuz diye sormuyor. Belki de en doğrusu budur ama, belkide karşı çıkmamak gerek, hani derler ya her işte bir hayır vardır diye, belkide öyledir bizim için olan doğrular değimiştir belkide.
YanıtlaSil