gerçek kişi ve kurumlarla oldukça alakalı

6 Haziran 2012 Çarşamba

Bugune guzel başlamaya çalıştım diğer günlerin aksine. Gülerek uyandım, güzel bir kahvaltı yaptım. Hemen derse oturdum. Dünyanın en huzurlu insanı benmişim rolü yaptım bugün. Hiç sıkılmadan saatlerce ders çalıştım. Gittim mutfağa, kendıme bir şeyler hazırladım. Açtım müziğimi çalışmaya devam ettim. Saate baktım, zaman o kadar hızlı geçmişki.. Bu beni sevindirdi. Cumartesiyi iple çekiyorum çünkü...
Bazen etrafımdaki insanların acılarını görüp hissederek kendi acımı hafifletmeye çalışıyorum. Yetinmeyi öğretiyor insanlar bana. "Daha kötüsü de varmış" demeyi öğreniyorum. Büyüyorum belki de. Şikayet etmemeyi öğreniyorum yavaş yavaş. Belki de yeni bir şeylere alışmayı öğreniyorum. Bazı şeyleri içinde yaşamayı da öğreniyor insan. Mızmızlanmak değil belki ama etrafa hayıflanmak çözüm aramak da aslında hiçbir işe yaramıyor. Zaman geçsin diye mutlu olmaya çalışmak gerekiyormuş. Çünkü mutluyken zaman çok çabuk geçiyor. Çok yönlü bakarsak gerçekten çok üzücü bir durum belki de bu ama şuanda işime yarıyor diyebilirim.
Kimbilir belki daha az sevmeyi de öğrenirim bir gün. Daha yavaş alışmayı, daha çok mutlu olmayı öğrenirim belki. Gözyaşlarımın daha değerli olduğunu anlarım. Şimdi derin bir nefes alıp geleceğe umutla bakmayı öğrenmeye çalışıyorum. Bu ara ihtiyacım olan en önemli şey "geleceğe umutla bakmak" sanırım.



"Bakıyorum aynaya her gece, içim rahat biraz yorgunum sadece. Hayatıma giren herkese, yaşanmış her şeye teşekkürler, büyüyorum sizinle..."-Şebnem Ferah.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder