gerçek kişi ve kurumlarla oldukça alakalı

10 Haziran 2013 Pazartesi

Gelene Merhaba, Gidene Eyvallah

Bu yazıyı kafamda uzun zamandır planlıyordum ama yazmak için biraz acımın dinmesini bekledim. Çünkü yazarken acımı arttıracağını ve beni bıçak gibi keseceğini biliyordum. Şimdi ise biraz sıyırıyor o kadar...
Bir şeyi fark ettim ki alışkanlıklardan kurtulmak gerçekten çok zor ama sevgi denilen şey çok çabuk tükenebiliyor. Yani belki de sevgi sandığımız şey sadece bir alışkınlık oluyor. Hani kaybetmeden değerini anlamayız ya biz, ben kaybettikten sonra anladığım değerlerin ne kadar yanlış olduğunu gördüm. Ortada kocaman bir "değer" ve kocaman bir "hiç" varmış. Kaybettikten sonra anladım.
İyi güzel bir şeyler yaşıyorsunuz ama o kadar. Sonrası yok, sonrası hayal, sonrası iki ucu açık bir yol. Kendim için bile yapmadığım tüm güzellikleri bir başkasına yaptım ben.
Herkes hata yapardı, herkes giderdi, herkes dönerdi. Ve ne yazık ki artık sen de onlar gibisin. Yani insan acısını dindirmeye çalışır, ben acımı dindirmeye çalışmıyorum hiç. Acı diner zaten onu bir geçelim. Dinmeyen şey "anılar". Gitmiyorlar bir türlü. Bir sokaktan geçince hatırlıyorsun, bir şarkı duyunca, yemek yiyince "aa o bunu çok severdi" diyorsun. Arkadaşlarla oturuyorduk, o da vardı diyorsun. Yani o anılar hep bir yerden çıkıyor. Sonra bir bakıyorsun, anılar bile gerçekçi gelmiyor insana. Acaba hangisinde gerçekten mutluyduk ki? Ya da ben kaçında kendimi mutlu sanmışım, kaçında sevgiye inanmışım ve sen kaçında aslında mutsuzdun? Kör gözlerle bakarken etrafa kaç kez yanılmışız acaba, kaç yalan gerçek olmuş ya da kaç yalan çöpe gitmiş. Hangi gerçek o yalanları telafi eder, bundan sonra hangi aşk o yalanları söylettirir bana? Peki ya sen, bir daha hangi gerçekte benle yaşadıklarını yaşayabilirsin? Aynı kelimelerle başka birine kaç kere seni seviyorum diyebilirsin? Aynı hamburgeri yediğinde, aynı eve girdiğinde kaç kişiyle aynı şeyleri yaşayabilirsin? "Ağzını yüzünü yememiş" kaç kişi bulabilirsin? Ama bunları çöpe atarsak, zaten ben de hala bir çocuksam neyse o zaman ben avunurum.
Her şey bir deneyimse, mükemmel bir deneyim bu. Ama güven denilen şeyin boş aşk denilen şeyinde kısacık bir heyecandan başka bir şey olmadığını anladım. Ne denir ki, gelene merhaba, gidene eyvallah...